Aslında tam tarih 29.01.1994 - 06.04.1996 yılları arasında doğanlar.
Şu aralıkta doğanların da Satürn’ü balık burcunda 21.05.1993-29.06.1993.
Bu aralıkta doğanlar için önemli bir süreç başlıyor. Satürn Döngüsü.
Bu döngüyü herkes 28-30 yaşları arasında yaşıyor. Bu yazıyı okuyanlar çoğunlukla bu yıllarda doğanlar olacakları için henüz döngü hakkında deneyim sahibi değiller bu yüzden çevrenizdeki kişilerin 28-30 yaş aralığında hayatlarında nasıl adımlar attığına, neler yaşadığına şöyle bir bakabilirsiniz. O kişilerle bu dönemde neler deneyimledikleri hakkında sohbet edebilirsiniz ancak yine de onların neler yaşadığı üzerinden tam bir çıkarım yapmamalısınız çünkü o kişilerin bireysel haritaları farklı olduğu gibi sorumluluklarını yönetme konusunda aynı düzlemde olmayabilirsiniz. Bu çok genel bir çıkarım elde etmeniz adına bir tavsiye sadece.
Bu kişilerin birçoğu 28-30 yaş aralığında majör deneyimler yaşamış olabilirler. Örneklendirecek olursam; evlenenler, ayrılanlar, kariyer değişimine gidenler, taşınanlar, sağlık problemleri ile uğraşanlar, bakış açılarını değiştirenler ve önemli diyebileceğimiz başka birçok gündemden de bahsedebiliriz. Bu dönem kişinin artık kendini tanımlamasıyla birlikte sistemin içerisindeki yerine farkındalık oluşturmasına vesile oluyor. Kimileri dünyanın kendi etrafında dönmediğini fark ediyor ve elini taşın altına koyması gerektiğini anlayacak deneyimler yaşıyor. Şımarıklıkları rafa kaldırtıyor ve artık yetişkin bir birey olduğunu anlamasını sağlıyor.
Daha erken yaşlarda sorumluluk bilinci gelişmiş kişiler ise bu dönemi çok daha verimli geçirebiliyor. Sebebi ise erken yaşlarda zamanı doğru yönetmeyi becerebilmeleri ve deneyim kazanmış olmaları. Satürn Döngüsü geldiğinde yabancı bir durumla karşılaşmıyorlar. Onlar Satürn başlarına dikilip hesap sormazken de emek veriyorlardı. Rahata kaçmıyor, konfor alanına sığınmıyor, hazıra konmuyorlardı. Eğer en azından son 7 yıllık süreçte samimi bir şekilde emek verip mücadele ettiğinizi düşünüyorsanız bunlar sizsiniz. Şimdi o emeklerin samimiyeti için aktif bir sınava tabi tutulacaksınız. Stres olunacak bir durum yok aksine takdir belgesini vermek için gelen bir hoca gibi görebilirsiniz.
Erken çocukluk dönemimizde deneyimlediklerimiz, içine doğduğumuz kültür ve aile ilerleyen yaşlarımızda birçok durumun, eylemlerimizin, kararlarımızın, bakış açımızın temelini oluşturuyor. Aslında bize tam da ait olmayan bir kimlikle büyüyoruz, kendi değer yargılarımızla ya da bakış açımızla değerlendirmeler yapamıyoruz. Yama yaparak oluşturduğumuz bir duruşla çıktığımız yolda deneyimlediklerimiz bize neyi nasıl istediğimizi ya da istemediğimizi düşe kalka öğretiyor. Annenin, babanın ya da el alemin aklıyla, toplumsal dayatmalarla aldığımız kararların üzerimizde eğreti durmasıyla sorgulamalarımız başlıyor. Ben kimim? Ben ne istiyorum? Benim yapabileceklerim neler? Ben ne istemiyorum? Benim yapamayacaklarım neler? Tüm bu sorular, sorgulamalar kişinin kendini tanımlamaya başlamasıyla birlikte gelen sınırlandırmaları içeriyor. Kişi asıl özneyi, kendini görmeye başlıyor, masaya yatırılması gereken en önemli meselenin yani kendinin farkına varıyor.
Tabi Satürn Döngüsüne kadar yaşadığımız önemli diğer döngüler ile oluşan farkındalıklarla birlikte, Satürn döngüsü geldiğinde kendi ‘bireyselliğimizin farkındalığıyla’ toplumun bir parçası olmayı sürdürmek istiyoruz. Öğrenilmiş süreçlerin ( eğitim, kariyer, evlilik, çocuk … ) ötesine geçme isteği doğuyor olabilir. İlk döngüye kadar ki tüm düşmeleriniz, tökezlemeleriniz aslında tam da kendi iradenizle aldığınız kararlar sonucunda gelişmiyor ama geriye kalan hayatımız için büyük bir eğitim, keşif dönemi olarak görülebilir. İlk döngünün tamamlanmasıyla birlikte başlayan 2. Döngü süreci artık tamamen sizin eseriniz olacağı için ‘kendi düşen ağlamaz’ denebilir. Tabi bu biraz katı bir ifade olabilir, elbette yeri gelecek kendi aldığımız kararlardan da pişman olacağız önemli olan kaçmamak rocky. Kaçma, istesen de kaçamazsın, insan kendinden kaçamaz. Kendinden kaçan da yaşamış sayılmaz hayatta kalmış denebilir. Hayatta kalmak insanın en temel dürtüsü, sadece Mars’ı çalıştırmamalıyız. Yontma taş devrinde değiliz, sadece hayatta kalmak değil yaşamak istiyoruz. Sözün özü, sorumlulukların olduğunu kabullenerek başla en az 1-0 öndesin, elini taşın altına koyarsan 2-0, istikrarlı olursan kazandın demektir.
Şimdiyse haritasında Satürn’ü Balık burcunda olanlar için önemli bir eşikten geçme zamanı.
Doğum haritalarında Balık Burcunun kestiği evde sınırlar yoktur. Daha duygusal ve fedakar bir yaklaşımla birlikte adanmışlık teması vardır. Herkes kendini bir şeylere, ideolojilere, ailesine, aşkına, başarılarına, işine, vatanına vesaire adamak ister. İnsanın kendi ruhunu anlamlandırma çabasıdır bu. Manevi bir tatmin yakalama duygusuyla hareket eder. İdealleri vardır ve o idealleri için hizmet etmek ister, bazen bunun boyutları sınırları aşar. Ne olacağı belli olmaz bir hale gelir, haddini aşar. İpin ucunu kaçırır ve kendisi için bir kayboluş hikayesi yazmaya başlar. Sonuçta ne istediğini bilir ama süreçten kaçmak ister. Sürecin sorumluluğunu almak istemez çünkü başladığı yer ve arzu ettiği sonuç arasındaki mesafe oldukça açıktır. Eğer sürecin sorumluluğunu almak isterse sınırlandırmalar ile karşılaşarak daha yolunun fazlasıyla uzun ve yorucu olabileceği fark edecektir. Ama gerçeklik tam da budur eğer ideallerine, hayallerine kavuşmak istiyorsa en başta bu gerçeklikle yüzleşerek başlamalıdır.
Bireysel haritanızda Satürn olduğu yerde korkularımız, eksik hissettiğimiz ve bizi yoran konular vardır. Aynı zamanda en çok alt etmek ve başarmak için üzerine gittiğimiz konu budur. Şöyle düşünülebilir; uzun bir yoldasınız ve yolculuk esnasında farklı yollardan gidip farklı çıkıntılarla-zorluklara karşılaşmanıza rağmen siz en başından beri çoğunlukla hep benzer yerlerde düştünüz. Hep benzer yerlerde düştünüz ki eksiğinizi görüp tanıyabilesiniz ve onu onarmak adına çaba gösterebilesiniz. Şimdi Satürn haritanızda olduğu yere geri geldi ve hep düştüğünüz o benzer yeri parmağıyla işaret ediyor. Ne yapacaksınız peki şimdi? Daha önce durup sorgulayanların eminim bir fikri vardır, sorgulamayanlar sert bir geçişle başlayabilir.
Döngüyü 9.evinde yaşayacak biri olarak, çok kısa kendimden örnek verecek olursam; lise döneminde iyi bir eğitim alabileceğim bir kolejde okumama, özel dersler almama rağmen üniversite sınavına oturup hiç çalışmadım. Lisede herkes sınava çalışırken, ders çalışan arkadaşlarımın Kübra sen çalışmadan bizi geçiyorsun çalış ısrarlarına rağmen kütüphaneye gidip ansiklopedileri karıştırıp okuyordum. Okul dergisine bir şeyler yazıyor, wikipediada aklıma eseni araştırıyordum. Hep kısa direkt merakımı giderecek bilgilerin peşindeydim. Ne iş yapmak istediğimden de pek emin değildim, geleceğin çok da farkında değildim aslında. Gelmeyecekmiş gibiydi hep :) Lise Üniversite geçiş aşamasında hayat dinamiklerim dikkat çekici bir şekilde aşağı yönlü değişti. Sonrasında Sakarya Üniversitesinde İşletme okuyordum bir ara bitmedi tabi, bitmedi çünkü anlık bir farkındalıkla kolayca girdiğim bir bölümdü ve derslerimi dinlemiyordum. Ben sadece gerçekten dinlediğimde iyi bir öğrenciydim ama çoğu zaman dinlemedim. Sıkılmadan dinleyeceğim şeyi bulana kadar kendimi dinledim, sonrası yıllarca her gün dinlemek zorunda kaldığım ve hala da devam ettiğim Astroloji. Bu zorundalık tamamen tercihti. Benim için döngüye kadar ki son Satürn karesinde başladı ( 2016-2017) kendimden başkasını dinleme, sıkılsam da dinleme, wikipedia okumayı bırakıp uzunca kitapları okumaya cesaret etme süreci. Kabullenmelerim döngüden önce başladığı için şu an endişe değil sadece merak duyduğum bir döngüdeyim. Neyse özetle, 9. Evde döngü yaşayan biri için uzmanlık zamanı, kimileri için akademik konular, yurtdışı ve yeterlilik madalyası. Ben yapacaklarımı planlamadan konuşmayı sevmiyorum, gelişmeleri paylaşırım meraklısına :)
21.05.1993-29.06.1993
Etiket: