Kendimizi güvende ve değerli hissetmemiz için neye ihtiyacımız var?
Yanımızda gerçekten kimler var?
İnandıklarımız uğrunda verdiğimiz savaşta kendimize mi müslümanız? (klasik bir tabir olarak)
Fikirlerimiz ya da vardığımız yargılar gerçeklikle ne kadar tutarlı?
Beklentilerimizle mevcut olan arasındaki mesafe koşarak ya da hızlıca gerçekten kapanabilir mi yoksa kendimizi mi kandırıyoruz?
Eksikliğini hissettiklerimiz, özlemlerimiz abartılı eylemlerimizle sonuçlanabilir mi?
Varsayımlar, ben bilirim kibiri burnumusun ucundakini görememeye sebep olabilir mi?
Bu dolunay ile duygusal anlamda yaşayacağımız büyük bir açlık, farkındalık sonucu iştahla yasak elmayı ısırabiliriz. Yasak elma ise artık faydası olmayan bir geçmiş, artık içinde bulunmamız ya da ait olmadığımız bir grup insan ya da öyle olmasını umduğumuz ama ‘olmadığını’ kabullenemediğimiz bir istek-duygu olabilir.
2023’ün muhasebesi gibi bir dolunay. Enteresan bir yıldı, unutulmayacak deneyim ve duyguları içinde barındıran ama bir o kadar da nasıl geçtiğini anlamadığımız bir yıl gibiydi sanki. Bu yazı biraz astroloji, biraz sitem, biraz iç döküş ve biraz da sorgulamalar/sorular içerecektir. ‘Ya bu dolunay beni nasıl etkiliyor onu de!’ diyenler burç yorumlarına buradan ulaşabilir.
-6 Şubat 2023
Dillere felaket-acı-kayıp olarak pelesenk olmuş 17 Ağustos depremi kadar yer bulamadı gibi hissediyorum. Bu elbette bir felaket karşılaştırması değil, bu toplumun/bizlerin, duygularımızın yozlaştığının ya da hassasiyetlerimizi kaybedip kaybetmediğimizin sorgulaması gibi. Bu zaman zaman kendi içimde sorguladığım bir konu. Yıllarca deprem denildiğinde akla çoğunlukla ilk gelen 17 Ağustos depreminden yıllar sonra, 6 Şubat 2023’te çok çok daha korkunç sonuçları olan 2 deprem yaşadık. Birlik olduk ve elimizden gelenin fazlasını yapma mücadelesini hep birlikte verdik. Ancak son dönemde bu korkunç felaket hiç yaşanmamış ya da görmezden geldiğimiz bir hal aldı gibi hissediyorum. Belki de acı hissetmekten kaçma şeklimizdir bilmiyorum ama asırlaraca anılacak bir acıyı göğsümüzde bu kadar hızlı yumuşatmış olmamızı anlamaya çalışıyorum. İçinden geçtiğimiz bu dönemde hep birlikte fazlaca yorulduk, ekonomi başta olmak üzere gelecek kaygısı vesaire derken belki de kotamız doldu ve maddi-manevi sağlığımızı korumak adına çeşitli sınırlar çiziyoruz.
Depremin hemen ardından 7 Mart 2023’te Satürn, duyarlılığı, hassasiyetleri, bir olmayı, sınırsızlığı, maneviyatı, vicdani anlatan Balık burcuna ilerleyip tüm bunlara ket vurmaya başlamış olabilir mi?
Elbette olabilir, son dönemde sosyal medyada dönen Akademisyen Zeliha Burtek’in ‘sosyal çürümüşlük’ başlığı altında yaptığı konuşmadan sorgulanmaya değer kısa bir kesit buraya bırakmak istiyorum;
”Sosyal çürüme şu; etik denen şeyin yok olması, etik yaşam felsefesi demek. Türkiye'de yaşam felsefesi kalmadı. Yani şöyle bir şey söyleyeyim, yani Türk edebiyatını, Türk sinemasını, Türk tiyatrosunu düşünün. Bu edebiyatta bu tiyatroda, sanatta hiçbir şekilde yazında ve düşünde hiçbir zaman için göçmen kültürü, mülteci kültürü ya da mafya ya da işte kara para aklama gibi kavramlar olmazdı. Ama şu anda biz yavaş yavaş kültürel anlamda bütün ortaya çıkacak yapıtlarda bu kavramlarla karşılaşmaya başlayacağız. Sosyal çürüme bu demek başka bir toplum olduk. Biz Güney Amerika ülkesi değildik ama Güney Amerika ülkesi olmaya başladık. Çok tuhaf değil mi? Bence sosyal çürüme daha dibe varacak!”
Halen sağduyu sahibi, duyarlı birileri zaman zaman çıkıp bu konuşmaları yapacak ve muhtemelen birkaç gün süren reels kaydırmalarında haklı dermişcesine başımızı sallayıp koşuşturmamız gereken yaşamlarımızın gerçekliğine geri döneceğiz, maalesef ama mecburen :)
Yine coşku, gurur gibi ortak duygularda buluşabildiğimiz Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlamaları çok güzeldi. Umarım yeni yüzyılda her türlü radikalliğin törpülendiği, sağduyulu, saygılı, gelişmekten ve üretmekten yana bir toplum olmayı becerebiliriz. Ortaklaşa paylaştığımız duyguların sadece mutluluk olduğu ve her çevreden ötekileştirmenin son bulduğu yeni bir yüzyıl hayatlarımızı bireysel anlamda da daha yaşanabilir kılacaktır diye düşünüyorum.
2023 yılında tüm dünyanın gözleri önünde İsrail çocukları öldürmeye devam ederken, savaş suçu sayılan hamlelerde bulunup, hastaneleri bombalayıp sivil konvoylarını vururken yeni bir yıl sevinci içinde olduğumu söyleyemem. Satürn Balık burcuna ilerlediğinde insalığın korkunç yüzüyle karşılaşacağımızdan bahsetmiştim, o yazıyaya buradan gidebilirsiniz. Son olarak yıl bitmeden gelen şehitlerimizin haberleriyle 2023’ü çok da hatırlamak istemeyecek şekilde geride bırakıyoruz.
2024’te birlikte güzel şeylere şahit olmak dileğiyle…
Burç yorumlarına buradan ulaşabilirsiniz; https://kubranurtokgoz.com/blog/yengec-dolunayi-sandiklarimiz